Peygamberimizin “sallallahü aleyhi ve sellem” haber verdiği sonsuz azâblar, çeşidli acılar, elbette olacak, herkes cezâsını bulacaktır. İnsan ve cin şeytanları, bugün, Allahü teâlânın affını, merhametini ileri sürerek aldatmakta, ibâdetleri yaptırmayıp, günahlara sürüklemektedir. Hâlbuki, iyi bilmeli ki, bu dünya, imtihan yeridir. Bunun için, burada dostlarla düşmanları karıştırmışlar, hepsine merhamet etmişlerdir. Nitekim A’râf sûresi, yüzellibeşinci âyetinde meâlen, (Merhametim herşeyi içine almıştır) buyuruldu. Hâlbuki, kıyâmette, düşmanları, dostlardan ayıracaklardır. Nitekim, Yasîn sûresinde, (Ey kâfirler, bugün, dostlarımdan ayrılınız!) meâlindeki âyet-i kerime, bunu haber vermektedir. O gün, yalnız dostlara merhamet olunacak, düşmanlara hiç acınmıyacak, onlar muhakkak mel’ûn olacaktır. Nitekim, A’râf sûresinde, (O gün, merhametim, yalnız benden korkarak kâfir olmaktan ve günah işlemekten kaçınanlara, zekâtını verenlere, Kur’an-ı kerime ve Peygamberime “aleyhisselâm” inananlara mahsûstur) meâlindeki âyet-i kerime, böyle olduğunu göstermektedir. O hâlde, o gün, Allahü teâlânın rahmeti, (Ebrâr)a, yâni müslümanlardan iyi huylu ve yarar işli olanlara mahsûstur. Evet, müslümanların zerre kadar îmanı olanların hepsi sonunda hattâ, çok zaman Cehennemde kaldıktan sonra bile, merhamete kavuşacaktır. Fakat rahmete kavuşabilmek için, ölürken îman ile gitmek şarttır. Hâlbuki, günahları işlemekle kalb kararınca ve Allahü teâlânın emirlerine ve haramlarına önem verilmeyince, son nefeste îman nûru, sönmeden nasıl geçebilir? Din büyükleri buyuruyor ki, (Küçük günaha devam, büyük günaha sebep olur. Büyük günaha devam da insanı kâfir olmaya sürükler). Böyle olmaktan Allahü teâlâya sığınırız! Fârisî beyt tercümesi:
Az söyledim, dikkat ettim kalbini kırmamaya,
bilirim üzülürsün; yoksa sözüm çoktur sana.
bilirim üzülürsün; yoksa sözüm çoktur sana.
Allahü teâlâ hepimizi beğendiği işleri yapmaya kavuştursun! Sevgili Peygamberi Muhammed aleyhisselâmın ve Onun kıymetli Âli ve Eshâbı hurmeti için duâmızı kabûl buyursun!