İLM-İ AHLÂK VE
İSLÂMİYYETDE AHLÂK TERBİYESİ
11
ÜÇÜNCÜ BÂB
– dünden devam –
O hâlde iyi huy, tam ortada olmak değil, ortalamada olmakdır. Kötü huy da, bu ortalamanın iki tarafına ayrılmakdır. (İşlerin en iyisi, onların ortasıdır) hadîs-i şerîfi de bunu bildirmekdedir. Bundan dolayı, her iyi huya karşı, iki kötü huy bulunur. Dört esâs iyi huya karşılık da, sekiz ana kötü huy olur:
1 -Cerbeze olup, hikmetin aşırı olmasına denir. Ahlâkı ve işleri incelemek, anlamak kuvvetini, lüzûmsuz yerlerde kullanmakdır. Hiyle yapmak, aldatmak, harâm işleri neşr etmek gibi. Rûhun fen kuvvetini [ya’nî aklı], aşırı kullanmak cerbeze olmaz. Kötü olmaz. Din bilgilerini, fen bilgilerini ve matematiği ilerletmek için, ne kadar çok inceler, araşdırırsa, o kadar çok iyi olur.
2 -Belâdet, eblehlikdir. Aklı kullanmamakdır. Ahmaklık da denir. Kalın kafalılıkdır. Öğrenmesi ve işlemesi kusûrlu olur. İyiyi kötüden ayıramaz. Âyet-i kerîmeler ve hadîs-i şerîfler, ilmi çok övmüşdür. Sayılmakla bitmez.
3 -Tehevvürdür. Çabuk kızmak demekdir. Şecâ’at iyi huyunun aşırı olmasıdır. Akllı tanınan kimselerin beğenmiyeceği işler yapmağa kalkışmakdır. Rûhunu veyâ bedenini boş yere yorar.
4 -Cübndür. Korkaklık demekdir. Şecâ’atin lüzûmundan az olmasıdır. Korkmak câiz olmıyan yerde korkaklık gösterir.
5 -Fücûrdur. İffetin aşırı olmasıdır. Dünyâ lezzetlerine düşkün olur. İslâmiyyetin ve aklın beğenmediği taşkınlıkları yapar.
6 -İffetin az olması Humûd, ya’nî miskinlikdir. İslâmiyyetin ve aklın izn verdiği arzûlarını bırakmakdır. Bedeni, kuvveti gider. Hasta olur. Nesli tükenir.
7 -Zulmdür. Adâletin sınırını aşmakdır. Başkasının hakkına tecâvüz etmekdir. Başkasının mâlına, cânına, nâmûsuna zarar verir.
8 -Haysiyyetsizlikdir. Kendisine karşı yapılan zulm, işkence ve hakâretleri kabûl eder. Adâletin noksan olmasıdır. Adâletde bütün iyilikler toplandığı gibi, zulmde de, kötülükler toplanmışdır. Bunun içindir ki, ba’zı âlimler, gönül incitmiyen şeyler günâh olmaz dedi. Meselâ, Abdüllah-i Ensârî “kuddise sirruh” buyurdu ki:
1 -Cerbeze olup, hikmetin aşırı olmasına denir. Ahlâkı ve işleri incelemek, anlamak kuvvetini, lüzûmsuz yerlerde kullanmakdır. Hiyle yapmak, aldatmak, harâm işleri neşr etmek gibi. Rûhun fen kuvvetini [ya’nî aklı], aşırı kullanmak cerbeze olmaz. Kötü olmaz. Din bilgilerini, fen bilgilerini ve matematiği ilerletmek için, ne kadar çok inceler, araşdırırsa, o kadar çok iyi olur.
2 -Belâdet, eblehlikdir. Aklı kullanmamakdır. Ahmaklık da denir. Kalın kafalılıkdır. Öğrenmesi ve işlemesi kusûrlu olur. İyiyi kötüden ayıramaz. Âyet-i kerîmeler ve hadîs-i şerîfler, ilmi çok övmüşdür. Sayılmakla bitmez.
3 -Tehevvürdür. Çabuk kızmak demekdir. Şecâ’at iyi huyunun aşırı olmasıdır. Akllı tanınan kimselerin beğenmiyeceği işler yapmağa kalkışmakdır. Rûhunu veyâ bedenini boş yere yorar.
4 -Cübndür. Korkaklık demekdir. Şecâ’atin lüzûmundan az olmasıdır. Korkmak câiz olmıyan yerde korkaklık gösterir.
5 -Fücûrdur. İffetin aşırı olmasıdır. Dünyâ lezzetlerine düşkün olur. İslâmiyyetin ve aklın beğenmediği taşkınlıkları yapar.
6 -İffetin az olması Humûd, ya’nî miskinlikdir. İslâmiyyetin ve aklın izn verdiği arzûlarını bırakmakdır. Bedeni, kuvveti gider. Hasta olur. Nesli tükenir.
7 -Zulmdür. Adâletin sınırını aşmakdır. Başkasının hakkına tecâvüz etmekdir. Başkasının mâlına, cânına, nâmûsuna zarar verir.
8 -Haysiyyetsizlikdir. Kendisine karşı yapılan zulm, işkence ve hakâretleri kabûl eder. Adâletin noksan olmasıdır. Adâletde bütün iyilikler toplandığı gibi, zulmde de, kötülükler toplanmışdır. Bunun içindir ki, ba’zı âlimler, gönül incitmiyen şeyler günâh olmaz dedi. Meselâ, Abdüllah-i Ensârî “kuddise sirruh” buyurdu ki:
Hak yolcuları hiç gönül kırmaz,
bunun gibi büyük günâh olmaz!
– devamı var –