İLM-İ AHLÂK VE
İSLÂMİYYETDE AHLÂK TERBİYESİ
22
Bütün bunlardan anlaşılıyor ki, ibâdet üçe ayrılır: Doğru i’tikâd, doğru söz ve doğru iş. Bunlardan son ikisinde, açık olarak emr edilmemiş olanlar, zemâna ve şartlara göre değişir. Allahü teâlâ, Peygamberleri “aleyhimüssalavâtü vetteslîmât” vâsıtası ile değişdirir. İbâdetleri, insanlar değişdiremez. Peygamberler “aleyhimüsselâm” ve bu büyüklerin vârisleri olan, Ehl-i sünnet mezhebinin âlimleri “rahime-hümullahü teâlâ”, ibâdetlerin çeşidlerini ve nasıl yapılacaklarını ayrı ayrı bildirmişlerdir. Herkesin bunları öğrenmesi ve ona göre hareket etmesi lâzımdır.
Bu fakîre göre, sözün hulâsası, yukarıda bildirildiği üzere, doğru i’tikâd, doğru söz ve amel-i sâlih, birinci vazîfedir.
İslâm âlimleri ve tesavvuf büyükleri “rahime-hümullahü teâlâ” buyurdular ki, insana vâcib olan birinci vazîfe, îmân ve amel ve ihlâs sâhibi olmakdır. Dünyâ ve âhıret se’âdetleri, ancak bu üçüne kavuşmakla elde edilir. Amel, kalb ile ve dil ile, ya’nî söz ile ve beden ile yapılacak işler demekdir. Kalbin işleri, ahlâkdır. İhlâs, amelini ya’nî bütün işlerini, ibâdetlerini, yalnız Allahü teâlânın rızâsına, sevgisine kavuşmak için yapmak demekdir.
Âşkın aldı benden beni,
seviyorum Rabbim seni!
Senin sevgin, pek tatlıymış,
seviyorum Rabbim seni!
Ne varlığa sevinirim,
ne yokluğa yerinirim.
Aşkın ile zevklenirim,
seviyorum Rabbim seni!