CENNET YOLU İLMİHÂLİ
AHKÂM-I İSLÂMİYYE
4
Ve dahî, mubâh odur ki, onun iyi niyyetle işlenmesinde sevâb, kötü niyyetle işlenmesinde azâb vardır. Terkinde azâb olmaz. Yürümek, oturmak, ev almak, halâlinden dürlü ta’âm yimek, halâl olmak şartiyle, dürlü elbise giymek gibi.
Harâm odur ki, onu Allahü azîm-üş-şân, Kur’ân-ı kerîmde açık nehy etmiş ola. Ya’nî, işlemeyiniz, demiş ola. Harâma, ehemmiyyet vermiyen, inanmıyan kâfir olur. İnandığı hâlde işliyen kâfir olmaz, fâsık olur. [İbni Âbidîn “rahime-hullahü teâlâ” imâmlığı anlatırken buyuruyor ki, (Fâsık imâmın arkasında nemâz kılmamalıdır. Fâsık demek, şerâb içmek, zinâ etmek, fâiz yimek gibi büyük günâh işliyen demekdir. [Küçük günâha devâm etmek de büyük günâh olur.] Birden çok câmi’de Cum’a nemâzı kılınan yerlerde, fâsık hatîbin arkasında Cum’a nemâzı kılmamalı, imâmı sâlih olan câmi’de kılmalıdır. Fâsıka ihânet etmek, hakâret etmek vâcibdir. Çok âlim olsa da, onu imâm yapmamalıdır. İmâm yapmak, ona ta’zîm etmek, saygı göstermek olur. Fâsıkın da, mezhebsizin de, imâm yapılmaları, her zemân tahrîmen mekrûhdur. Harâmlardan sakınmağa (Takvâ) denir. Halâl veyâ harâm olduğu şübheli olan şeylerden de sakınmağa (Vera’) denir. Şübheli şey işlememek için bir halâlı terk etmeğe (Zühd) denir. Dâr-ül-harbde îmâna gelenin, Dâr-ül-islâma hicret etmesi vâcib olur)].
– devamı var –