CENNET YOLU İLMİHÂLİ
İSLÂMİYYET
ALLAH VARDIR VE BİRDİR
4-
– dünden devam –
Kur’ân-ı kerîm, o zemânki insanların konuşduğu arabî gramere uygun olarak gelmişdir ve nazm hâlindedir. Ya’nî, şi’r gibi, düzgündür. Arabî lisânının incelikleri ile doludur. Bedi’, Beyân, Me’ânî ve Belâgat ilmlerinin bütün inceliklerine uygundur. Bunun için anlaması çok güçdür. Arabî lisânının inceliklerini bilmiyen kimse, arabî okuyup yazsa bile, Kur’ân-ı kerîmi iyi anlıyamaz. Bu incelikleri bilenler bile anlıyamamış, çok yerlerini, Peygamber efendimiz açıklamışdır. Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” bu açıklamalarına (Hadîs-i şerîf) denir. Eshâb-ı kirâm “rıdvânullahi teâlâ aleyhim ecma’în, Peygamberimizden “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” işitip öğrendiklerini, gençlere bildirmişlerdir. Zemân geçdikce kalbler kararmış, hele yeni müslimân olanlar, Kur’ân-ı kerîmden, kendi noksan aklları ve kısa görüşleri ile ma’nâ çıkarmağa kalkışmışlar, Peygamber efendimizin bildirdiklerine uymıyan şeyler anlamışlardır. İslâm düşmanları da, bu bölünmeyi, parçalanmağı körüklemiş, böylece, yetmişiki dürlü bozuk, sapık inanış meydâna gelmişdir. Böyle sapık inanan müslimânlara (Bid’at ehli) veyâ (Dalâlet ehli) denir. Yetmişiki bid’at fırkasından olanların hepsi, muhakkak Cehenneme girecek, fekat mü’min oldukları için, Cehennemde sonsuz kalmıyacaklar, çıkıp Cennete gireceklerdir. İnanışı, Kur’ân-ı kerîmde ve hadîs-i şerîflerde açık olarak bildirilmiş bir bilgiye uymaz ise, bunun îmânı gider. Buna (Mülhid) denir. Mülhid, kendini müslimân sanır.
– devamı var –