– dünden devam –
Selâhaddîn-i Eyyûbî, üç-dört yüz mücâhidle, binlerce düşmanı İskenderiye’ye sokmamak için geceli gündüzlü çarpıştı. Düşman, kaleye girmek için hücum üstüne hücum ediyordu. Fakat hepsi neticesiz kaldı. Bu şekilde üç ay saldırıya devam ettiler. Bu sırada haçlılar, bir donanma ile denizden de saldırıya geçtiler. Kalede erzak bitmek üzere idi. Askerin sayısı da, yüz kadar ancak vardı. Buna rağmen Selâhaddîn-i Eyyûbî hazretleri, Allahü teâlânın yardımıyla düşmana göz açtırmıyor, kaleye kimseyi sokmuyordu. Şirkûh’dan yardım gelmiyeceğini anlayan Selâhaddîn-i Eyyûbî ümidini asla kaybetmedi ve düşmanla anlaşma yapmak istediğini bildirdi. Harbte de, sulhda da aynı derece olan ileri görüşlülüğünün bir alâmeti olmak üzere, asker ve silâhlarıyla Suriye’ye sâlimen dönmek şartıyla kaleyi teslim edeceğini bildirdi. Düşman bu teklife çok sevindi. Anlaşma yapıldı. Kral, kaleden bir ordu çıkacak beklerken, yüz kadar çeşitli yerlerinden yara almış kahramanı görünce, Selâhaddîn-i Eyyûbî’ye hayran oldu. Kendisini yakından görmeyi arzu ederek çadırına da’vet etti. Üç-dört gün hıristiyanların arasında kalan Selâhaddîn-i Eyyûbî, haçlıların askerî plânlarını, kumandanların birbirleriyle rekabetlerini anladı; ileride başarılı olmasının sebeblerinden biri de, burada gördükleri ve öğrendikleri oldu.
– devamı var –