[Ya’nî Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” görünüşü, tanınması]
10-
Beşikde iken konuşmağa başladı.(Mevâhib)in Zerkânî şerhinde diyor ki, (Hazret-i Abdüllah evlendiği zamân onsekiz ve hazret-i Âmine ondört yaşında idi. Hazret-i Âmine yirmi yaşında vefât etdi. Evvelâ mubârek annesi dokuz gün, sonra Ebû Lehebin câriyesi Süveybe bir kaç gün emzirdi. Sonra, Halîme-i Sa’diyye iki sene emzirdi. İki sene dahâ Benî Sa’d bin Bekr köyünde kalarak dört yaşında Mekkeye getirildi. Ayağa kalkdığı zamân, çocukların oyunlarını seyr ederdi. Oyuna karışmazdı. Altı yaşında iken, annesi Âmine “radıyallahü anhâ”, sekiz yaşında iken, dedesi Abdülmuttalib vefât etdi. Yirmibeş yaşında iken, Hadîce “radıyallahü anhâ” ile nikâh etdi, evlendi. Kırk yaşına gelince, Ramazân-ı şerîf ayında, Pazartesi günü, şehrin bir sâat şimâlindeki (Cebel-i hirâ) ve (Cebel-i nûr) denilen dağdaki mağarada, melek göründü. Bütün insanlara ve cinne Peygamber olduğu bildirildi. Evvelâ Cebrâîl “aleyhisselâm” geldi. Sonra üç sene, İsrâfîl “aleyhisselâm” gelip, ba’zı şeyler öğretdi. Fakat, Kur’ân-ı kerîm getirmedi. Sonra, Cebrâîl “aleyhisselâm” gelmeğe başlıyarak, bütün Kur’ân-ı kerîmi, yirmi senede indirdi. Cebrâîl “aleyhisselâm” kendisine yirmidörtbin kerre gelmişdi. [Hâlbuki, Âdem aleyhisselâma oniki kerre, Nûh aleyhisselâma elli kerre, İbrâhîm aleyhisselâma kırk kerre, Mûsâ aleyhisselâma dörtyüz kerre ve Îsâ aleyhisselâma on kerre gelmişdi.] Peygamberliğini üç sene izhâr etmeyip, sonra Hak teâlânın emri ile teblîg eyledi.
Elliiki yaşında iken, Receb ayının yirmiyedinci gecesi, Mekke-i mükerremede, Cebrâîl “aleyhisselâm” gelip, Mescid-i harâmdan, Kudüsde, Mescid-i aksâya ve oradan göklere götürdü. Bu mi’râcda, Allahü teâlâyı baş gözü ile gördü. Bu gecede beş vakt namâz farz oldu. [İkinci kısm, beşinci maddenin son sahîfesini okuyunuz!]. Elliüç yaşında iken, izn-i İlâhî ile, Medîne-i münevvereye hicret eyledi. Safer ayının yirmiyedinci perşembe günü sabâh erken evinden çıkarak, öğleden sonra Ebû Bekr-i Sıddîkın evine geldi. O gece, berâber çıkarak, Mekkenin beşbuçuk kilometre cenûb-i şark [güney doğu] tarafında bulunan (Sevr) dağındaki mağaraya geldiler. Denizden yediyüzellidokuz metre yüksek olan bu dağın yolu çok bozuk idi. Mubârek ayakları kanadı. Mağarada üç gece kalıp, pazartesi gecesi çıkdılar. Bir hafta yolculukla, efrencî Eylül ayının yirminci ve Rebî’ul-evvelin sekizinci pazartesi günü, Medînede Kubâ köyüne geldiler.
-devamı var-