Cenâb-ı Hak insanı hayvanlar gibi boşıboş bırakmamış; neyi yapacağını neyi yapmayacağını da bildirmiştir. Emirlerine uygun yaşayanlara sonsuz Cennet nimetlerini müjdelemiştir. Hayat sadece dünya hayatından ibaret değildir. Hatta bizim inancımıza göre gerçek hayat âhıret hayatıdır. Bunun için bir Müslümanın dünyadaki her işinin, her davranışının âhırete yönelik olması lâzımdır. Dinini bilmeyen dine uygun hareket edemez. Dolayısıyla çocuklarımızı dünya hayatına hazırladığımız gibi âhıret hayatına da hazırlamamız lâzımdır. Eğer bu ihmal edilirse, çocuklar sadece dünyaya yönelik yetişir. Belki iyi okulları, iyi üniversiteleri bitirebilirler fakat, bu onları hiçbir zaman mutlu kılamaz. Eksik kalan bu manevî boşluğu hayat boyu her zaman hissederler. Her zaman huzursuz olurlar. Çoğu bu huzursuzluğun kaynağını bilemediği için de ömürleri huzur arayışı içinde geçer. Doğru bir inancı, yaşayışı olmadığı için de âhıret hayatı da azaba dönüşür. Buna sebep olan anne baba da, bu azaptan nasibini alır. Çünkü hadîs-i şerîfte; “Hepiniz, bir sürünün çobanı gibisiniz. Çoban sürüsünü koruduğu gibi, siz de evinizde ve emriniz altında olanları Cehennemden korumalısınız! Onlara Müslümanlığı öğretmezseniz, mesul olursunuz!” buyurulmuştur.
Önce çocukları kötülüklerden, kötü yerlerden uzak tutmak lâzımdır. Böyle yerlerin kapısı kötü arkadaştır. Bu iş hata, ihmal kabul etmez. Çoğu zaman bu yolun geri dönüşü yoktur.
Çocuklara îman, Kur’ân-ı kerîm ve Allahü teâlânın emir ve yasakları öğretilir ve yapmaya alıştırılırsa, din ve dünya saadetine ererler. Bu saadete ana baba ve hocaları da ortak olur. Bunun aksi yapılırsa, o zaman vay hâlimize!..