Şakîk-i Belhî hazretleri buyuruyor ki,
Ebû Hanîfe, çok vera’ sâhibi, çok bilgili, âbid [çok ibâdet edici], çok kerîm ve dinde çok dikkatli idi. Dinde kendi görüşü ile birşey söylemezdi. Kendisine birşey sorulunca, talebesini toplar, onlarla münâzara [tartışma] yapar. Sözbirliği olunca, Ebû Yûsüfe veyâ başkasına kitâbın şurasına yaz, derdi.
Abdüllah ibni Mubârek diyor ki, (Küfe şehrine gitdim. Âlimlerini bulup, hepsine en büyük âlim kim olduğunu sordum. Hepsi, en üstünümüz imâm-ı a’zam Ebû Hanîfedir, dediler. Vera’ı en çok olan kimdir, dedim. Ebû Hanîfedir, dediler. En zâhid kimdir, dedim. Ebû Hanîfedir, dediler. İlm ile en çok uğraşan kimdir, dedim. Ebû Hanîfedir, dediler).