Bir zamanlar Ehl-i Sünnetin Şerefli bayrağını
Hiç yılmadan samimiyetle, azimle taşıyan
Anadolu’yu saran sinsi küfür kancalarını
Müminlerin kalplerinden bir bir söküp atan
Seyyid Abdulhakimdi o, en nurlu soydandı
Müminlere hakiki dost, kâfirlere düşmandı
Mütevazıydı, konuşmazdı hiç kendi aklından
Ben dediği işitilmedi, naklederdi her zaman
Öyle bir veliydi ki o, secdeye vardığı an
Nurlar saçılırdı arşa Kaşgari Dergahından
Bugün her kim sahipse ilim, amel, ihlâsa
Ve kimin kalbinde bu yola muhabbet varsa
Borçludur onun orada yaptığı büyük irşada
Borçludur nurlu dergahında yetişen âşıklara
O halde; evde, işte, sohbette, dualarımızda
Rahmetle analım daima Seyyid Abdulhakimi
Ve onu bize tanıtan, dünyayı nurlandıran
Ehl-i Sünneti cihana yayan, mürşidimizi
Kutb-i İrşad Hüseyin bin Said İstanbûli’yi