Bu dünyâ, çalışmak yeridir. Ücret alınacak yer, âhıretdir. Sâlih amelleri yapmağa uğraşınız! Bu amellerin en fâidelisi ve ibâdetlerin en üstünü, nemâz kılmakdır. Nemâz, dînin direğidir. Mü’minin mi’râcıdır. O hâlde, onu iyi kılmağa gayret etmelidir. Erkânını [ya’nî farzlarını] ve şartlarını ve sünnetlerini ve edeblerini, istenildiği ve lâyık olduğu gibi yapmalıdır. Nemâzda tumânînete [ya’nî rükü’ ve secdelerde ve kavmede ve celsede, bütün a’zânın hareketsiz kalmasına] ve ta’dîl-i erkâna [ya’nî, bu dört yerde sükûn ve tumânînet buldukdan sonra, bir mikdâr durmağa], dikkat etmelidir. Çok kimse bunlara dikkat etmeyip nemâzlarını elden kaçırıyor. Tumânîneti ve ta’dîl-i erkânı yapmıyorlar. Bunlara azâblar ve tehdîdler bildirilmişdir. Nemâz, doğru kılınınca, kurtuluş ümmîdi çoğalır. Çünki, dînin direği dikilmiş olur. Se’âdeti ebediyyeye uçmak için tayyâre elde edilmiş olur.
Nemaz Dînin Direğidir
