SEN ŞEHÎD OLACAKSIN
O Server, hem mâziye, hem istikbâle âit,
Haberler veriyordu eshâba bâzı vakit.
Haberler veriyordu eshâba bâzı vakit.
“Muâz ibni Cebel”i, meselâ Fahr-i cihân,
Yemene göndermişti vâli diye bir zaman.
Yemene göndermişti vâli diye bir zaman.
Ve ona buyurdu ki: (Git Allah’ın izniyle.
İnşallah âhirette buluşuruz seninle.)
İnşallah âhirette buluşuruz seninle.)
Hakîkaten hazreti Muâz ile o Server,
Bu dünyâda, bir daha hiç görüşemediler.
Bu dünyâda, bir daha hiç görüşemediler.
Yine sahâbîlerden, “Kays ibni Semmâs”a da,
Buyurdu ki: (Sen şehîd olursun bir savaşta.)
Buyurdu ki: (Sen şehîd olursun bir savaşta.)
O günden îtibâren yıllar geçti aradan.
Hazreti Ebû Bekir halîfeyken bir zaman,
Hazreti Ebû Bekir halîfeyken bir zaman,
“Yemâme” savaşına katılıp bu sahâbî,
Şehîd oldu Resûl’ün buyurdukları gibi.
Şehîd oldu Resûl’ün buyurdukları gibi.
Yine Peygamberimiz, etseydi her ne duâ,
O, kabûl oluyordu Hak teâlâ katında.
O, kabûl oluyordu Hak teâlâ katında.
“Ümmü Hirâm” adında vardı ki bir hanım zât,
Süt teyzesi olurdu Resûl’ün hem de bizzât.
Süt teyzesi olurdu Resûl’ün hem de bizzât.
Medîne’de bir evi var idi bu hâtunun.
Sık sık ziyâretine giderdi Resûl onun.
Sık sık ziyâretine giderdi Resûl onun.
Yine bir gün o Server, o hâneye vardılar.
Ve bir müddet uyuyup, gülerek uyandılar.
Ve bir müddet uyuyup, gülerek uyandılar.
Hazreti “Ümmü Hirâm”, Resûl’ün bu hâlini,
Görünce, merak edip sordu şu suâlini:
Görünce, merak edip sordu şu suâlini:
Dedi: (Yâ Resûlallah, uyudunuz kalktınız.
Lâkin sebep neydi ki, gülerek uyandınız?)
Lâkin sebep neydi ki, gülerek uyandınız?)
Buyurdu ki: (Rüyâmda, bâzısı ümmetimden,
Gazâya giderlerdi, gemilerle denizden.)
Gazâya giderlerdi, gemilerle denizden.)
Dedi: (Yâ Resûlallah, duâ buyur bana da,
Ben dahî bulunayım onlarla o gazâda.)
Ben dahî bulunayım onlarla o gazâda.)
Ricâsını kırmayıp buyurdu: (Yâ ilâhî!
O deniz seferinde bulundur bunu dahî.)
O deniz seferinde bulundur bunu dahî.)
Bu hâdiseden sonra, yıllar geçti aradan.
Hattâ Resûl-i ekrem göç etti bu dünyâdan.
Hattâ Resûl-i ekrem göç etti bu dünyâdan.
Ve “hazreti Osmân”ın o zaman emri ile,
Bir sefer düzenlendi “Kıbrıs”a gemilerle.
Bir sefer düzenlendi “Kıbrıs”a gemilerle.
Buna, “Ümmü Hirâm” da iştirak eylemişti.
Çünkü Resûl-i ekrem, ona duâ etmişti.
Çünkü Resûl-i ekrem, ona duâ etmişti.
O an, bulunuyordu “Seksenaltı” yaşında.
Şehîd olmak isterdi bu deniz savaşında.
Şehîd olmak isterdi bu deniz savaşında.
Ulaştı mücâhidler Kıbrıs’a çok geçmeden.
Rumlarla çok şiddetli cenk başladı peşinden.
Rumlarla çok şiddetli cenk başladı peşinden.
“Ümmü hirâm”, çok yaşlı olduğu hâlde o gün,
Savaştı aslan gibi, himmetiyle Resûl’ün.
Savaştı aslan gibi, himmetiyle Resûl’ün.
Onun hâli, herkesi düşürürdü hayrete.
Gençler onu gördükçe gelirlerdi gayrete.
Gençler onu gördükçe gelirlerdi gayrete.
Ve lâkin “Larnaka” da, atı tökezlenerek,
Düştü ve şehîd oldu, en son “Allah!” diyerek.
Düştü ve şehîd oldu, en son “Allah!” diyerek.