BEBEK VE ANNESİ
“Peygamber-i zîşân”ın çoktur mûcizeleri.
Dost düşman kabûl eder ve söyler bu şeyleri.
Dost düşman kabûl eder ve söyler bu şeyleri.
Cansız şeyler ile de, meselâ “Taş” ve “Nebât”,
Konuştu bizâtihî o Server-i kâinât.
Konuştu bizâtihî o Server-i kâinât.
Böyle mûcizeleri gören bâzı kâfirler,
İnsâf edip, îmânla şerefleniverdiler.
İnsâf edip, îmânla şerefleniverdiler.
Peygamber Efendimiz, yine “Cin” ve “Melek” le,
Konuşmuştu ve hattâ yeni doğmuş “Bebek”le.
Konuşmuştu ve hattâ yeni doğmuş “Bebek”le.
Resûlullah, bir yolda yürüyorken bir defâ,
Karşıdan da bir kadın gelirdi bu tarafa.
Karşıdan da bir kadın gelirdi bu tarafa.
Bu kadın, o Server’e düşmanlık beslerdi pek.
Vardı hem kucağında yeni doğmuş bir “Bebek”.
Vardı hem kucağında yeni doğmuş bir “Bebek”.
Kadın, Resûlullah’ın geçerken tam yanından,
Büyük bir insan gibi konuştu bebek o an.
Büyük bir insan gibi konuştu bebek o an.
(Esselâmu aleyke yâ Resûlallah!) dedi.
Resûlullah durdu ve selâma cevap verdi.
Resûlullah durdu ve selâma cevap verdi.
Sonra suâl etti ki o küçücük bebeğe:
(Peygamber olduğumu nereden bildin öyle?)
(Peygamber olduğumu nereden bildin öyle?)
Bebek, devâm ederek yine konuşmasına,
Dedi ki: (Hak teâlâ bildirdi bunu bana.
Dedi ki: (Hak teâlâ bildirdi bunu bana.
Hazreti Cebrâil de yanımdadır şu sâat.
İşâret etmektedir gösterip seni bizzât.
İşâret etmektedir gösterip seni bizzât.
Ey Allah’ın Resûlü, duâ et benim için.
Cennete gittiğinde, ben olayım hizmetçin.)
Cennete gittiğinde, ben olayım hizmetçin.)
Peygamber Efendimiz öyle duâ edince,
Bebek bunu anlayıp, kapıldı bir sevince.
Bebek bunu anlayıp, kapıldı bir sevince.
Tebessüm eyliyerek dedi: (Yâ Resûlallah!
Sen Allah’ın kulu ve Peygamberisin Vallah.
Sen Allah’ın kulu ve Peygamberisin Vallah.
Ne mutlu o kula ki, etmiştir sana îmân.
Ne yazık o kula ki, mahrûmdur bu îmândan.)
Ne yazık o kula ki, mahrûmdur bu îmândan.)
Allah’ın Resûlüne bunları söyliyerek,
Teslim etti rûhunu sonra “Allah!” diyerek.
Teslim etti rûhunu sonra “Allah!” diyerek.
Kadın, kucağındaki bu küçücük bebekten,
Bunları dinleyince, insâfa geldi hemen.
Bunları dinleyince, insâfa geldi hemen.
Kalbinde o Server’e beslediği düşmanlık,
“Sevgi” ve “Muhabbet”e dönüşmüş idi artık.
“Sevgi” ve “Muhabbet”e dönüşmüş idi artık.
Kelime-i şehâdet getirerek sonunda,
Îmânla şereflendi Resûl’ün huzûrunda.
Îmânla şereflendi Resûl’ün huzûrunda.
Dedi: (Yâ Resûlallah, küfürde geçti ömrüm.
Şimdi elhamdülillah zulmetten nûra döndüm.)
Şimdi elhamdülillah zulmetten nûra döndüm.)
Peygamber Efendimiz, onun bu îmânına,
Sevinip, buyurdu ki o bahtiyâr kadına:
Sevinip, buyurdu ki o bahtiyâr kadına:
(Sana müjde olsun ki, vazîfeli melekler,
Senin için, Cennetten bir kefen getirdiler.)
Senin için, Cennetten bir kefen getirdiler.)
O kadın, sevincinden “Allah!” dedi ve hemen,
Rûhunu teslim edip, ayrıldı bu âlemden.
Rûhunu teslim edip, ayrıldı bu âlemden.
Cenâze namâzları kılınarak o ara,
Oğlu ile birlikte, konuldu bir mezâra.
Oğlu ile birlikte, konuldu bir mezâra.