DAĞIN KONUŞMASI
Peygamber Efendimiz, bir mûcize eseri,
Cansız şeyler ile de konuşurdu ekserî.
“Ukayl bin Ebî Tâlip” anlatır ki: Bir kere:
Resûl ile ikimiz, çıkmıştık bir sefere.
Hava gâyet sıcaktı, susadım bu sebepten.
Sevgili Peygambere arz ettim bunu hemen
Buyurdu ki: (Şu dağa, git söyle dileğini.
De ki: “Peygamberimiz istiyor su vermeni”.)
Ben dahî seslendim ki, hemen: (Ey dağ, ey zemin!
Resûlullah ister ki, sen bana su veresin.)
Dağdan, şöyle bir nidâ geldi ki o esnâda:
(Resûlullaha de ki, hiç suyum yok şu anda.
Zîrâ Ona, Bekara sûresinden bir âyet,
Geldi ki, bu sebepten korkudayım be gâyet.
Meâlen: “O ateşten korkun ki ey insanlar!
Müşrikler ve taşlardır, onu tutuşturanlar.”
Bu âyeti kerîme geldiği günden beri,
Korkumdan ağlıyorum gece ve gündüzleri.
Zîrâ, “Benim taşlarım olursa onlar” diye,
Ağlamaktan, hiç suyum kalmadı damla bile.)
Yine hazreti “Ukayl” anlatır ki: Bir sefer,
Bir yere gidiyorduk biz Resûlle berâber.
Az mola vermiştik ki, o esnâda karşıdan,
yanımıza bir “Deve” geldi hem koşaraktan.
Önünde diz çökerek Peygamber-i zîşânın,
Dedi: (Yâ Resûlallah, imdât, beni kurtarın!)
Arkasından bir “Köylü”, çok telâşlı olarak,
Geldi bıçak elinde yanımıza koşarak.
Peygamber Efendimiz, sordu ki ona hemen:
(Ey köylü, ne istersin bu bîçâre deveden?)
Dedi: (Yâ Resûlallah, ben bunu aldım, fakat,
Görmedim kendisinden bir fayda ve menfaat.
Bana hizmet etmeyip, âsî oldu durmadan.
Bir işimi görmeyip, firâr etti sonradan.)
Deve dahî konuşup, dedi: (Yâ Resûlallah!
Müsâde ederseniz, edeyim size îzâh.
Yatsı namâzlarını kılmıyor bu kabîle.
Helâk olabilirler bunlar bir azâb ile.
Zîrâ bir hadîsinde, vermişsin ki sen haber:
“Yatsıyı kılmıyanın üstüne azâb iner.”
O azâb, bana dahî gelmesin diye hemen,
Korkumdan firâr edip, kaçtım o kabîleden.)
O zaman Resûlullah, dönerek o köylüye,
Sordu: (Anlattıkları doğru mu bunun?) diye.
Köylü îtirâf edip, dedi: (Yâ Resûlallah!
Hakîkati, ayniyle söyledi size Vallah.
Lâkin söz veriyorum, bugünden îtibâren,
Yatsı namâzlarını kılacağım artık ben.)
O böyle söz verince namâz kılacağına,
Deve de sâkinleşip, itâat etti ona.