SEÂDETLERİN BAŞI
“İmâm-ı Rabbânî” ki, çok büyük evliyâ zât.
Bir gence mektup yazıp, eyledi çok nasîhat.
Bir gence mektup yazıp, eyledi çok nasîhat.
Buyurdu ki: Ey yavrum, kıyâmet yakın oldu.
Bid’atlerin zulmeti her tarafı doldurdu.
Bid’atlerin zulmeti her tarafı doldurdu.
Bir kahramân lâzım ki, yok etsin bid’atleri.
Ve çıkarsın ortaya kaybolan sünnetleri.
Ve çıkarsın ortaya kaybolan sünnetleri.
Onun sünnetlerinin nûrları olmaz ise,
Doğruya, hidâyete kavuşamaz hiç kimse.
Doğruya, hidâyete kavuşamaz hiç kimse.
Ona uyulmaksızın bu yolda ilerlenmez.
Allah’ın rızâsı ve sevgisi ele geçmez.
Allah’ın rızâsı ve sevgisi ele geçmez.
Seâdete kavuşmak istiyorsa bir kişi,
O Resûl’e uyarak yapmalıdır her işi.
O Resûl’e uyarak yapmalıdır her işi.
Görünen, görünmeyen nîmet ve seâdetler,
O yüce Peygamberi “Sevmek”le ele geçer.
O yüce Peygamberi “Sevmek”le ele geçer.
Bu yolda yükselmenin ölçüsü, bu “Sevgi”dir.
Bu sevgi çoğaldıkça, daha çok nîmet gelir.
Bu sevgi çoğaldıkça, daha çok nîmet gelir.
“Sevgili Habîbi”ni yarattı Hak teâlâ,
Mahlûkâtın hepsinden daha yüksek ve âlâ.
Mahlûkâtın hepsinden daha yüksek ve âlâ.
O, ins’in en iyisi ve en sevimlisidir.
Her iyilik ve hayır, Onda cem’edilmiştir.
Her iyilik ve hayır, Onda cem’edilmiştir.
Sahâbenin cümlesi, Ona “âşık” oldular.
Onun sevgisi için, ortaya baş koydular.
Onun sevgisi için, ortaya baş koydular.
Nûr saçan cemâlini bir defâ görmek hattâ,
Onlar için, en büyük lezzet oldu hayâtta.
Onlar için, en büyük lezzet oldu hayâtta.
Onu, herşeylerinden daha fazla sevdiler.
Hattâ Onun uğrunda, can fedâ eylediler.
Hattâ Onun uğrunda, can fedâ eylediler.
Onu sevenleri de, çok sevdiler gönülden.
Birbirlerini dahî, çok sevdiler bu yüzden.
Birbirlerini dahî, çok sevdiler bu yüzden.
Onun üstünlüğünü idrâk edemiyenler,
Onun güzelliğini o gün göremiyenler,
Onun güzelliğini o gün göremiyenler,
“Sevmek” seâdetine kavuşamıyanlarla,
Aslâ uyuşamayıp, savaştılar onlarla.
Aslâ uyuşamayıp, savaştılar onlarla.
Bu hâlis sevgi ile, o yüksek sahâbîler,
Rabbin sevgisine ve rızâsına erdiler.
Rabbin sevgisine ve rızâsına erdiler.
Yükselip, insanların en üstün, en iyisi,
Ve en şereflileri oldular her birisi.
Ve en şereflileri oldular her birisi.
Zîrâ dostları sevip, düşmanları sevmemek,
Bütün ibâdetlerin başı ve mühimdir pek.
Bütün ibâdetlerin başı ve mühimdir pek.
(Rabbimi seviyorum) diyor ise bir kimse,
Eshâb-ı kirâm gibi olmalı öyle ise.
Eshâb-ı kirâm gibi olmalı öyle ise.
Hem seven, sevdiğinin sevdiğini de sever.
Onun düşmanlarına, o da düşmanlık eder.
Onun düşmanlarına, o da düşmanlık eder.
Bu “Sevgi” ve “Düşmanlık”, hiç elinde değildir.
Hattâ o, bu husûsta sanki “Deli” gibidir.
Hattâ o, bu husûsta sanki “Deli” gibidir.
Nitekim: (Bir kimseye deli denmezse eğer,
Îmânı kâmil olmaz) buyurmuştur büyükler.
Îmânı kâmil olmaz) buyurmuştur büyükler.
Her kimde, bu “Delilik” eğer mevcûd değilse,
Bu hakîkî sevgiden mahrûm olur o kimse.
Bu hakîkî sevgiden mahrûm olur o kimse.