Büyüklerden feyz almanın alameti, dâr’ül gururu arkaya bırakmak, dâr’ül sürûru öne almakdır. Dâr’ül gurur demek, aldatıcı olan bu dünyâyı arkaya atmak, dâr’ül sürûr olan Cenneti, Allah sevgisini öne koymak. Mübarekler, yazdıkları eserler ile, milletin zahiri gözünü değil, kalb gözünü açmak için uğraşıyorlar, yani Allah dedirtmek için uğraşıyorlar. Onların körelen, kapanan kalp gözlerini açmağa uğraşıyorlar ki, Cehennemde yanmaktan kurtarıyorlar.
Dünyanın herhangi bir yerinde, Allahü teâlâ’nın dinini doğru bilen ve doğru öğreten herhangi bir Zât-ı mübârek bulunsa, bunu da bir müslüman işitse, varını yoğunu satıp, yol parası yapıp yollara düşmesi ve O Zât’a talebe olması lâzım. Bu farzdır, dinini öğrenecek çünki.