İnsanın parası arttıkça düşmanı artar, ilmi arttıkça dostu artar. Yönünü kabristana çeviren rahat eder, yönünü dünyaya ve insanlara çeviren her zaman sıkıntı çeker.
Hedefi, gayesi dünya olanın, ibâdetinde de, dünyasında da hayır kalmaz. Her dakika hüsrândadır. Kavuşmak istediği dünya, her kavuşduğunda tekrar bir serap gibi uzağa gider. Dünyâ bir gölgedir, hiç kimse bu gölgeye yetişememişdir. Kavuşmak mümkün değildir, eğer dünyâdan yüz çevirirsek, ışığa dönersek, gölge arkamızdan gelecekdir. Biz kaçtıkça o da koşacakdır. Ama bize yetişemeyecekdir.
Yönünü ışığa dönen, karanlığı, gölgeyi arkada bırakır, işlerini aydınlıkta yapar.. Gizlisi saklısı olmaz, içi dışı aynıdır, aydınlıkta olduğundan hep hayırlı işler yapar, karanlık işler yapamaz.. Yönünü karanlığa dönüp, ışığa arkasını veren, karanlığa doğru yol alır, aydınlıktan uzaklaşır, karanlık işler yapar, işleri karışıktır, güven olmaz.. Gölgesine doğru yürüdüğünden gölgeye de yetişemez. Akıllı olan aydınlığa döner, Işığa yönünü döner.. Yönünü karanlığa dönen, dünyaya dönen, insanlarla çarpışır, kavga eder. Yönünü ahirete dönen, Işığa dönen ise, insanlar onun gibi olmak için yarışır. Çünki insanların elindekinde onun gözü yoktur, onu herkes sever. Böyle olan insan dünyada ve ahiretde rahat eder.
Dünya ve ahiretde huzur ve saadet isteyen Peygamber efendimizi “sallallahü aleyhi ve sellem” sevmeli, O’nun sevdiklerini sevip, sevmediklerini sevmemeli, O’na uymalı ve O’nun ve Eshabının yolundan gitmelidir. O’nun vârislerinin kıymetini iyi bilmelidir.