Bir müslümana ilk lazım olan şey, imandır. İmandan hemen sonra lazım olan, ilimdir. İlim öğrenmek kadın ve erkek her müslümana farzdır. İnsanların kendini kurtaracak kadar ilim öğrenmesi farzdır. Öğrendikten sonra öğrendiğini öğretmek de farzdır, ayrıca öğrendiğini tatbik etmek de farzdır. Bir Müslüman bir ibadeti yapmayınca günaha girer, bilmiyorsa ikinci bir günaha daha girer. İlim öğrenmemek felakettir, öğretmemek de felakettir, tatbik etmemek en büyük felakettir.
Büyükler buyuruyorlar ki; Dine ait bir meseleyi öğretmek veya öğretmeye sebep olmak, yüz ömre sevabından daha fazladır. Ehl-i sünnet itikadını anlatan bir kitabı (mesela,Tam İlmihal Seadeti Ebediyye kitabını) alıp başkalarına vermek çok kıymetli bir işdir. Kitab okurken de çok dikkat etmeliyiz. Kitabın içindekilerden daha çok, yazarı mühimdir. Kalbden çıkanlar kalblere tesir eder. İtikadı bozuk olan insanların yazdığı kitabları okuyanlar, yazarından etkilenip itikadı bozulabilir. Büyükler, pis borudan şifa gelmez, buyuruyorlar. Vücudumuzun gıdasını almakta dikkat ettiğimiz gibi ruhumuzun gıdasını almakta da dikkat etmeliyiz, hatta daha çok dikkatli olmalıyız. Ruhun gıdası ilimdir, dindir, ibadetlerdir. Bedene bozuk gıda alan ölür, fakat ruha bozuk gıda alan, imanını kaybeder. Yemeğin nasıl ki temiz olmasına dikkat ediyorsak, okuyacağımız kitabı da iyi seçmeliyiz. Yazan, yazdığından önemlidir.