Kalbinde Büyüklere, evliyaya zerre kadar muhabbeti olan, imanla ölür, küfür üzere gitmez. Bid’at ehli olmaz, kâfir ve müşrik, hiç olmaz. Mektûbât’ta İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyorlar ki; Eğer Allahü teala bir kuluna bu yolun büyüklerinden birini tanıtmışsa, ona her şeyi vermiştir. İman, namaz, oruç, hepsi, onu tanımaya bağlıdır. Ne gibi? Eshab-ı kiramın Peygamber efendimizi ‘aleyhissalatü vesselam’ tanıması gibi. Onu tanımayan küfür üzerine kaldı, tanıyan, Eshab-ı kiram oldu.
Mü’minin kalbi, nur olduğu için, aydınlıktır. Kâfirin kalbi karanlıktır, zulmet, küfür olduğu için. İşte mü’min, kalbi aydınlık olduğu için, kendisi için de, başkaları için de, daima ışıktır.
Sabahleyin güneş çıktıktan sonra Işığın altında çalışanların işleri muntazamdır. Karışık değildir. Ne yaptığını herkes görür, onun için gizli ve kötü bir şey yapamaz. Karanlık işler yapamaz. Hep iyilik yapar. Yanlış bir şey de yapmaz. Çünki önündeki kuyuyu, çukurları görür. Çarpmamak ve çarpılmamak için, elinden gelen gayreti gösterir. Fakat bazıları, akşam güneş battıktan sonra sokağa çıkıyorlar, onlar da gece çalışıyorlar. Çünki onlar Işığı görmüyorlar. Karanlıkta çalışanlar karanlık işler yaparlar. İşleri karışıkdır. İtimat telkin etmezler. İşin başı, Işığı görmek ve Işık altında çalışmaktır. Işığa yönünü dönen aydınlık işler yapar, Işığa arkasını dönen karanlık işler yapar. Bunu iyi anlamak lazımdır.