“Mümin, kıyâmet gününde, Allahü teâlânın huzûrunda durur. Allahü teâlâ ona: “Ey kulum! Sen, dünyâda bana ibâdet eden kullarımla berâber ibâdet ediyor muydun?” diye sorunca, o mümin; “Evet, onlarla birlikte ben de ibâdet ediyordum yâ Rabbî!” der. Yine Allahü teâlâ; “Ey kulum, dünyâda iken bana duâ edip yalvaran ve beni zikredip ananlarla beraber, sen de yalvarıp beni andın mı?” diye suâl buyurur. O mümin yine; “Evet yâ Rabbî!” diye cevap verir. Bunun üzerine Allahü teâlâ; “İzzetim hakkı için, beni zikredip, andığın her yerde ben de seni andım. Nerede duâ edip yalvardınsa, o duânı kabûl ettim” buyurur.”
Sonra şu hadîs-i şerîfi bildirdi: “Müminin hiçbir duâsı red edilip, geri çevrilmez. Karşılığı ya dünyâda verilir, ya âhirete tehir edilir, veya günahlarına keffâret olur.”