Enver abim buyurmuştu ki;
Âşıkta akıl olmazmış… Büyükler buyuruyorlar ki; Aşkla akıl bir araya gelmez. Adam ya akıllıdır; aşktan haberi yoktur. Ya da âşıktır; aklı yoktur.
Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî “kuddise sirruh” hazretleri buyuruyor ki; “Evliyânın kalbleri, ilâhî nûrların çıkıp geldiği kaynaklardır. Onların hoşnut olduğundan, Hak teâlâ da hoşnuttur. Onların kalblerinde yer eden, büyük devlete kavuşmuştur”. “Bu yolun büyükleri kendilerine bağlı olanlardan gâfil değildir, Onlara kimse kafa tutamaz. Onlara kafa tutanın işi de, başı da, saâdeti de gider”. “Eğer bir toplulukta bir cemaatin içinde Allahü tealanın sevdiği, beğendiği, razı olduğu, kabul ettiği bir tek kişi varsa Allahü teala o bir kişi hürmetine hepsini affeder… Hak kapısında ehil nâ ehil beraberdir”. “İnsanlardan gelen sıkıntılara katlanmak, Allahü teâlânın beğendiği, Resûlullah’ın sevdiği ve büyük evliyânın özendiği bir ahlâktır…”…
Bir köyde dervişler şehre inmek için tıraş olurlarmış. Dervişin biri tıraş olmak için berbere girmiş. Başının yarısının tıraşı daha bitmeden kapı açılmış ve ayakkabılarının burnu sivri, topuğunun üstüne basılı, ceketi omuzlarının üzerine yan olarak ve kolları giyilmeden asılı, fesi başında yan duran biri girmiş ve Heyyyyttt ! demiş. Dervişin kafasına bir şaplak vurmuş ve kalk bakalım derviş ben oturacağım demiş. Derviş de peki , emrin olur ağam deyip çekilmiş kenara.. ve adam oturmuş. Fakat oturduğu yerden ikide bir de dervişe kelek diye sataşıyormuş. Sonra tıraşı bitince berberden çıkıp-gitmiş ve derviş tekrar oturmuş. O sırada dışardan değişik sesler, feryatlar gelmiş. Bir bakıyorlar ki bu kabadayı adam, freni tutmayan bir kamyonun altında kalmış… sonu belli.. Berber; derviş efendi bu ceza çok ağır olmadı mı demiş. Derviş; ben ona kırılmadım, kızmadım da.. ama bizim bir sahibimiz, hocamız var ki talebelerine evlatlarından daha çok sahip çıkar. Talebelerine bir şaplak vurana o iki şaplak vurur. Yani iş bende değil , sahibimizde demiş..