Allahü tealanın dinine hizmet ruhu bir müminde mutlaka olmalıdır. Eğer o yoksa imanda bir noksanlık vardır. Çünki imanın tam olması veya olmaması, onu tebliğe bağlıdır. Mesela Ebu Bekr-i Sıddık radıyallahu anh iman etti, ağzından çıkan ilk cümle: Dedi ki, “ya Resulallah, altı arkadaşım daha var, getireyim onlar da müsliman olsunlar.” Müjdeler olsun… Durduramazsınız. İnsan neyden zevk alırsa herkesin o zevki almasını ister. İnsan neyi seviyorsa herkesin onu çok sevmesini ister. Şüphesiz ki, Allahü teala bize mübarekleri ve Ehl-i sünnet âlimlerini sevmeyi nasib etti. Bizim de çok sevdiğimiz bu dinimize hizmet etmek ve bunları başkalarına da sevdirmek esas görevimiz olacaktır. Bunun ecrini, sevabını ölçmek mümkün değildir. ..
İnsanın hayatta olması çok kıymetlidir. Dinimiz diyor ki, dünyada bir nefes, ahiretin yüz milyon senesine bedeldir. Çünki burada bir kelime-i tevhid söylersin, bir Allah dersin. Oradaki teraziyi değiştirir. Yani hayat fırsattır. Dünya hayaldir. Hayal peşinde koşmamak lazımdır. Hayal peşinde koşanlar hayalperest olur (hayalin ideali olmaz). Gerçek olan ahirettir. O halde, ne mutlu bize ki, ne bahtiyarız ki, Allahü teala bize kendini tanıttı, sevdiklerini tanıttı, dinimizi öğretti, dinimizi tanıttı.