Dinimizde, nasîhatin önemi büyüktür. Hadîs-i şerîfte (Din nasîhattir.) buyurulmuştur.
Allahü teâlâ hadîs-i kudsîde buyuruyor ki:
(Gerçek mü’min, Allaha ve Resûlüne inandıktan sonra, kötülük edene iyilik eden, gelmiyene giden, kendisine hakaret edene, ikrâm ve hürmet eden kimsedir.)
(Bana verdiğiniz sözde durun ki, ben de va’dimi yerine getireyim. Cennete ancak sâlih amellerle gidilir. Cennet sabredenlerin yeridir. Âlimlerin sohbetine gitmekle rahmetimi isteyin! Çünkü benin rahmetim, bir ân âlimlerden ayrılmaz. Yoksullara merhamet etmekle benim rızâmı isteyin! Yoksula karşı büyüklenenler, kıyâmet günü karıncalar gibi ayak altlarında kalır. Yoksula iyilikte bulunanı dünya ve âhırette yükseltirim. Bir yoksulun bir kusûrunu açığa vuranın yetmiş kusûrunu açıklarım. Yoksulu hor gören, onun kalbini kıran, benimle savaşmış gibidir.)
(Nice zenginler vardır ki, servetleri onları azdırır. Nice sıhhatli insanlar vardır ki, onları sağlıkları azıtır. Nice âlimler vardır ki, onları ilimleri azdırır, nice câhiller vardır ki, cehâletleri onları ifsâd eder. Beli bükülmüş ihtiyârlar, benden korkan gençler ve memedeki yavrular olmasa, bir damla yağmur yağdırmaz, yerden bir çekirdek bitirmez, onlara devamlı azâb ederdim.)