Allahü teâlâ Kur’ân-ı kerîmin Hucûrât sûresi, 12. âyet-i kerîmesinde, sû-i zandan kaçınmayı emr etmekde, birbirini çekiştirmeyi men etmekde, gıybeti ölü kardeşinin etini yemeğe benzetmekdedir
Bazı hadîs-i şeriflerde buyuruldu ki:
“Gıybetden uzak olunuz, çünki gıybet zînâdan fenâdır. Zînânın tevbesi kabul edilir ama, gıybet edilen helâl etmeyince tevbesi kabul edilmez.”
“Mi’rac gecesi Cehennemi bana gösterdiler, etleri parça parça edilip, ağızlarına konduğu birtakım insanlar gördüm. Kendilerine bu kokmuş etleri yiyin diyorlardı. Bunların kimler olduğunu sual etdim. Cehennem meleklerinin reîsi Mâlik, bunlar gıybet edenlerdir, gıybet edenler şeytânın dostlarıdır, dedi.”
“Cehennemden en son çıkarılan kimse, gıybetden tevbe edendir. Yani tevbe ederken helâlleşmeyendir. Cehenneme girenlerin ilki ise gıybetden tevbe etmeden ölen kimsedir.”
“Bir gıybet edeni, Allahü teâlâ, on şey ile cezalandırır:
1- Rahmetinden uzak eder. 2- Meleklerden uzak eder. 3- Taatini, iyiliklerini yok eder. 4- Resûlullahın ruhunu ondan çevirir. 5- Allahü teâlâ ona gadab eder. 6- Ruhunu teslim ederken onu baş aşağı eder. 7- Kabir azabını şiddetli eder. 8- Ölüm zamanında amellerini sevâbsız bırakır. 9- Cehenneme yakın eder. 10- Cennetden uzak eder.”