Cenab-ı Peygamber ‘aleyhissalatü vesselam’ buyuruyor ki; Din-ül mer’i din-ül halilihi. İnsanın dini, dostunun dini gibidir. Herkes ama herkes, kendi inancında olanlarla hemhâl olur, birbirini sever. Yabancılarla, başkalarıyla eğer frekans tutmuyorsa, uzun süre yaşayamaz, rahat edemez. Nitekim, Allahü teala Kur’ân-ı kerimde, ettayyibatü littayibine vel habisatü lil habisine, buyuruyor. İyiler iyileri bulur, rahat olur. Kötüler kötülerle buluşur, onlarla rahat eder. Ama sonunda iki ayrı otobanda yürüyen insanlar, her otobanın varacağı noktada şaşırmayacaklar, niye ben buraya geldim demeyecekler. Çünki kendi tercihleriyle o yola girdiler. Havaalanında insan kendi parasıyla istediği yere gidebilir. Hiç kimse ona niye buraya gittin diyemez. Ama hiçbir uçak havada kalmadığına göre, o da bir yere inecektir, indiği zaman sürprizle karşılaşmamak için, hangi tayyareye bineceğini biraz araştırması lazımdır. Çünki dinde zorlama yoktur. Ama elbette ki, izâhât vardır. Anlatmak vardır, kabul etmek veyahut da etmemek, şahsa kalmıştır. Ahirette hiç kimse ben duymadım, ben bilmiyordum diyemez. Hele bu memlekette, hele bu yerlerde! Bilmeyenlerle bilenler arasındaki fark, farklıdır. Hadi bilmeyenler bir derece. Bilip de yapmayanlar… Onlar için sıkıntı daha büyük olacaktır.
Pınardan Damlayanlar – 611
