Hoşgeldin Huzur Ayı
Hadis-i şerifde buyuruldu ki, (Kadr gecesini, Ramazânın son on gününün 21, 23, 25, 27 ve 29 gibi tek gecelerinde veya Ramazânın son gecesinde arayınız. Sevâbını umarak Kadr gecesini ibâdetle geçirenin geçmiş ve gelecek günâhları afv olur.)
[İmâm-ı Ahmed]
Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem”
MUHAMMED ALEYHİSSELÂMIN FAZÎLETLERİ
Üstünlüklerinden seksenaltı adedi aşağıda bildirilmiştir:
75-Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” vefât edeceği zaman, Cebrâîl aleyhisselâm gelip, Allahü teâlâdan selâm getirdi ve hâtırını sorduğunu söyledi. Vefât edeceğini bildirdi. Kendisi ve ümmeti için çok müjdeler verdi.
76-Mübârek ruhunu almak için, Azrâîl aleyhisselâm, insan şeklinde geldi. İçeri girmek için izin istedi.
77-Kabrinin içindeki toprak, her yerden ve Kâbeden [ve Cennetlerden] daha eftaldir.
78-Kabrinde, bilmediğimiz bir hayat ile diridir. Kabrinde Kur’an-ı kerim okur, namaz kılar. Bütün Peygamberler de “aleyhimüssalevâtü vetteslimât” böyledir.
79-Dünyanın her yerinde Resûlullaha “sallallahü aleyhi ve sellem” salevât okuyan müslümanları işiten melekler, kabrine gelip haber verirler. Kabrini hergün binlerce melek ziyâret eder.
80-Ümmetinin amelleri ve ibâdetleri her sabah ve akşam kendisine gösterilir. Bunları yapanları da görür. Günah işliyenlerin affolması için duâ eder.
81-Kabrini ziyâret etmek, kadınlara da müstehâbdır. Başka kabirleri ise, yalnız tenhâ zamanlarda ziyâret etmeleri câizdir.
82-Diri iken olduğu gibi, vefâtından sonra da, dünyanın her yerinde, her zaman Ona tevessül edenlerin, yâni Onun hâtırı ve hurmeti için istiyenlerin duâsını Allahü teâlâ kabûl eder. Bir köylü, türbesi yanına gelip, (Yâ Rabbî! Köle âzâd etmeyi emrettin. Bu senin Peygamberindir. Ben de, kölelerinden biriyim. Peygamberinin hâtırı için, beni Cehennem ateşinden âzâd et!) dedi. (Ey kulum! Niçin yalnız kendinin âzâd olmasını istedin? Bütün kullarımın âzâd olmalarını niçin istemedin? Haydi git! Seni Cehennemden âzâd ettim) sesi işitildi.
Evliyânın meşhûrlarından Hâtim-i Esam, Resûlullahın türbesinin yanında durup, (Yâ Rabbî! Peygamberinin kabrini ziyâret ettim. Beni, eli boş olarak çevirme!) dedi. (Ey kulum! Habîbimin kabrini ziyâret etmeni kabûl ettim. Seni ve seninle berâber ziyâret edenleri mağfiret ettim) sesi işitildi. [Hâtim-i Esam Belhî, 237 [m. 852] de vefât etti.]
İmâm-ı Ahmed Kastalânî “rahmetullahi aleyh” diyor ki, birkaç sene hastalık çektim. Doktorlar çâresini bulamadı. Mekkede bir gece Resûlullaha çok yalvardım. O gece rü’yâda bir kimse gördüm. Elindeki kâğıdda, (Burada Ahmed Kastalânînin hastalığı için, Resûlullahın izni ile ilâcı yazılmıştır) okudum. Uyandığımda hastalığım kalmamıştı.
Kastalânî yine diyor ki, bir kızcağız sârâ hastalığına yakalanmıştı. İyi olması için Resûlullaha çok yalvardım. Rü’yâmda bir kimse, kızcağızı hasta yapan cinnîyi bana getirdi. Bunu sana Resûlullah gönderdi dedi. Cinnîye darıldım, bağırdım. Kızcağızı incitmiyeceği için bana yemin verdi, uyandım. Kızcağızın sârâ hastalığından kurtulduğunu haber aldım.
83-Kabirden ilk önce Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” kalkacaktır. Üzerinde Cennet elbisesi bulunacaktır. Burak üzerinde mahşer [toplantı] yerine gidecektir. Elinde (livâ-ül-hamd) denilen bayrak olacaktır. Peygamberler ve bütün insanlar bu bayrağın altında duracaktır. Hepsi, bin sene beklemekten, çok sıkılacaklardır. Önce Âdem, sonra Nuh, sonra İbrâhîm ve Mûsâ ve Îsâ peygamberlere “aleyhimüssalevâtü vetteslimât” gidip, hesaba başlanması için şefaat etmelerini dileyeceklerdir. Her biri, birer özür bildirerek, Allahü teâlâdan utandıklarını, korktuklarını söyliyecekler, şefaat edemiyeceklerdir. Sonra, Resûlullaha gelip yalvaracaklardır. Secde edip, duâ edecek ve şefaati kabûl olacaktır. Önce, Onun ümmetinin hesabı görülecek, önce sırâttan geçecekler ve Cennete gireceklerdir. Her gittiği yeri nûrlandıracaklardır. Fâtıma “radıyallahü anhâ” sırâttan geçerken (Herkes gözlerini kapasın! Muhammed aleyhisselâmın kızı geliyor) denecektir.
84- Beş yerde şefaat edecektir.
Birincisi, (Makam-ı Mahmûd) denilen şefaatı ile, bütün insanları mahşerde beklemek azâbından kurtaracaktır.
İkincisi, şefaatı ile, çok kimseyi hesapsız Cennete sokacaktır.
Üçüncüsü, günahı çok olan müminleri Cehennemden çıkaracaktır.
Dördüncüsü, sevâbı ve günahı müsavi olup, (A’râf) denilen yerde bekliyenlerin Cennete gitmelerine şefaat edecektir.
Beşincisi, Cennette olanların derecelerinin yükselmesine şefaat edecektir. Şefaat ile hesaptan kurtardığı yetmiş bin kimsenin her birinin şefaatleri ile de, yetmişer bin kişi hesapsız Cennete gireceklerdir.
85- Hadis-i kudsîde, (Sen olmasaydın, hiçbirşeyi yaratmazdım) buyuruldu.
86-Resûlullahın “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” Cennette bulunduğu makamın ismi (Vesîle)dir. Burası Cennetin en yüksek derecesidir. Cennette bulunan herkese birer dalı yetişecek olan (Sidret-ül-müntehâ) ağacının kökü oradadır. Cennettekilere her nîmet, bu dallardan gelecektir.
Herkese Lazım Olan Îmân
İmâm-ı Rabbânî hazretleri (kuddise sirruh) buyuruyor ki,
Beş vakt namâzı üşenmeden, seve seve kılmalıdır. Malın zekâtını, emr edilen yerine, hevesle vermelidir. Ramazân-ı şerîf orucu, bir senelik günâhların afvına sebebdir. Oruc tutmakdan zevk almalıdır. Vera’ ve takvâyı elden bırakmamalıdır. İçki içmemelidir. Serhoş yapan herşey, şerâb gibi harâmdır. Mûsikîden de kaçınmalıdır ki, lehv ve la’bdir. Ya’nî nefsin istediği fâidesiz işdir ve harâmdır. Bir hadîs-i şerîfde, (Mûsikî, zinâya yol açar) buyuruldu. Müslümânları gîbet etmek, ya’nî kötülemek niyeti ile çekişdirmek, iki müslümân arasında söz taşımak, mûsikîden dahâ büyük harâmdır. Bunlardan kaçınmak lâzımdır. Müslümânla alay etmek, kalbini kırmak da harâm olup, sakınmak lâzımdır.)
Müjdeci Mektublar
***
Dâvûd-i İskenderî hazretleri buyurdu ki, (Kadir gecesi, o senenin kalbidir. Îmân dolu bir kalb de, içinde bulunduğu cesedin kadir gecesidir.)
BU KİTAPLARI BULMAK ALLAHÜ TEALANIN BÜYÜK BİR İHSANIDIR…
Dünyânın neresinde olursa olsun, her insana önce lâzım olan şey, dînini, îmânını öğrenmekdir. Din, eskiden islâm âlimlerinden kolayca öğrenilirdi. Şimdi, âhir zamân olduğu için, hiç biryerde hakîkî din âlimi kalmadı. Câhiller, din adamı olarak her tarafa yayıldı. Şimdi dîni, îmânı doğru olarak öğrenmek için tek çâre, Ehl-i sünnet âlimlerinin kitâblarını okumakdır. Bu kitâbları bulmak, Allahü teâlânın büyük bir ihsânıdır. Hakîkî din kitâbı bulup okumak, çok güç oldu. Gençler, muhtelîf oyunlara bağlanıp, hakîki kitâb bulmakdan ve okumakdan mahrûm edilmekdedir. Birçok gencin, oyundan başka birşey düşünmediklerini görüyoruz. Bu hastalık, gençler arasında yayılmakdadır. Müslümân ana-babaların, çocuklarını bu hastalıkdan korumaları çok lâzımdır. Bunun için, çocuklarına dînini haber vermeleri ve din kitâbı okumağa alışdırmaları lâzımdır. Bunun için, çocuklarının zararlı oyunlara dadanmalarını önlemelidirler. Ba’zı ahbâblarımızın çocuklarının zararlı oyunları oynamakdan yemek yimeyi bile unutduklarını görmekdeyiz. Böyle çocukların, mekteb kitâblarını bile okuyup sınıf geçmeleri imkânsız olmakdadır. Anaların, babaların çocuklarına hâkim olmaları, kitâb okumağa alışdırmaları lâzımdır. Bunun için, (İslâm Ahlâkı) ve (Tam İlmihâl Se’âdet-i Ebediyye) kitâblarını okumalıdır. Bu kitâbları okuyan, dînini, îmânını öğrenir. Analar, babalar bu vazîfelerini yapmazlarsa, dinsiz, îmânsız bir gençlik hâsıl olacak, vatanımıza, milletimize çok zarar verecekdir.
İmsak: 03.15 İftar: 20.35