Hoşgeldin Huzur Ayı
Gülbahçesinden…
Hadis-i şerifte buyuruldu ki, (Bir kimse, Ramezân ayında oruc tutmağı farz bilir, vazîfe bilir ve orucun sevâbını, Allahü teâlâdan beklerse, geçmiş günâhları afv olur.) [Sahîh-i Buhârî]
Kâinatın Efendisi
Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem”
RESÛLULLAHIN GÜZEL AHLÂK VE ÂDETLERİ
25-(Mevâhib-i ledünniyye)de, üçüncü maksadın ikinci faslı sonunda diyor ki: Abdullah ibni Ömer, Fahr-i kâinâttan daha kuvvetli bir pehlivân görmedim dedi. İbni İshak diyor ki, Mekkede Rügâne isminde meşhûr bir pehlivân vardı. Resûlullah ile şehir hâricinde, karşılaştı. (Yâ Rügâne! niçin müslüman olmuyorsun?) buyurdu. Peygamber olduğuna bir şâhidin var mı dedi. (Seninle güreş edelim. Sırtın yere gelirse, îman eder misin?) buyurdu. Evet îman ederim dedi. Daha, başlangıçta, Rügânenin sırtı yere gelince, şaşkına döndü. Bir yanlışlık oldu. Tekrar edelim dedi. Böylece, üç kere, sırt üstü yıkıldı. (Şevâhid-ün-nübüvve)nin üçüncü cüz’ü başında diyor ki, (Îman etmeye niyetim yok idi. Sırtımın yere geleceği hâtırımdan bile geçmemişti. Şimdi, kuvvetinin benden daha çok olduğuna şaştım ve çok beğendim diyerek, sürüsünün yarısını Resûlullaha hediye edip, ayrıldı. Resûlullah, sürü ile Mekkeye doğru giderken, Rügâne koşarak geldi ve:
– Yâ Muhammed! Mekkeliler, bu sürüyü nerden buldun? derlerse, ne cevap verirsin dedi.
– Rügâne hediye etti derim buyurdu.
– Ne için hediye etti derlerse,
– Onunla güreş ettik. Sırtını yere getirdim. Kuvvetimi beğendi de verdi derim.
– Amân öyle söyleme! Şânım şerefim yok olur. Sözlerim hoşuna gitti de verdi desen iyi olur.
– Hiç yalan söylememek için Rabbime söz verdim buyurdu.
– Öyle ise, sürüyü geri alırım dedi.
– Alırsan al! Rabbimin rızası için, bin sürü feda olsun buyurdu. Rügâne Resûlullahın bu îmanına, doğruluğuna âşık olup hemen (Kelime-i şehâdet) söyleyerek müslüman oldu.) Ebül-Esvedil-Cümehî isminde bir pehlivân daha vardı. Sığır derisi üstünde ayakta durup, on kuvvetli kimse, deriyi etrâfından çeker, deri parçalanır, yerinden hareket ettiremezlerdi. Bu da, beni yenersen îmana gelirim dedi. Güreşince, sırtı yere geldi. Fakat îman etmedi.
26-Çok cömert idi. Yüzlerle deve ve koyunlar bağışlar, kendisine birşey bırakmazdı. Nice katı kalbli kâfirler, bu ihsânlarını görerek îmana gelmişlerdir.
27-Kendisinden birşey istendikte yok dediği hiç işitilmedi. Var ise verir, yok ise sükût ederdi.
28-Allahü teâlâ, (iste vereyim) buyurmuşken, dünya servetini istemedi. Elenmiş buğday unu ekmeğini hiç yimedi. Hep elenmemiş arpa unu ekmeğini yerdi. Doyuncaya kadar yediği görülmedi. Ekmeği katıksız olarak veya hurma ile, sirke ile, meyva ile, çorba ile veya zeytin yağına batırıp yerdi. Tavuk, tavşan, deve, ceylan, balık ve pastırma etleri ve peynir de yerdi. Etin kol tarafını severdi. Elleri ile tutup ısırarak yerdi. Bıçakla kesip yimek de câizdir. Ekseriyâ süt veya hurma yerdi. Evde iki üç ay yemek pişmeyip, ekmek yapılmayıp, yalnız hurma yediği aylar da olmuştur. İki üç gün birşey yemediği de olurdu. Vefât ettiği zaman, bir demir zırh ceketi, otuz kilo arpa için, bir yahudide rehin bırakılmış bulundu.
29-Bir yemeyi beğenmediği işitilmedi. Beğendiğini yer, beğenmediğini yemez ve birşey söylemezdi.
30-Günde bir kere yerdi. Bâzan sabah, bâzan akşam yerdi. Eve gelince (yiyecek var mı?) der, yok denirse, oruç tutardı.
Yemeği sofra bezi, tepsi, masa gibi birşey üstünde yemeyip, yere kor, diz çöker, bir şeye dayanmadan yerdi. Yemeye besmele okuyarak başlardı. Sağ eli ile yerdi.
31-Dokuz zevcesine ve birkaç hizmetçisine bâzan bir senelik arpa ve hurma ayırır, bundan fakirlere de sadaka verirdi.
32-Yemekler arasında koyun etini, et suyunu, kabağı, tatlıları, balı, hurmayı, sütü, kaymağı, karpuzu, kavunu, üzümü, hıyarı ve serin suyu severdi.
– Yâ Muhammed! Mekkeliler, bu sürüyü nerden buldun? derlerse, ne cevap verirsin dedi.
– Rügâne hediye etti derim buyurdu.
– Ne için hediye etti derlerse,
– Onunla güreş ettik. Sırtını yere getirdim. Kuvvetimi beğendi de verdi derim.
– Amân öyle söyleme! Şânım şerefim yok olur. Sözlerim hoşuna gitti de verdi desen iyi olur.
– Hiç yalan söylememek için Rabbime söz verdim buyurdu.
– Öyle ise, sürüyü geri alırım dedi.
– Alırsan al! Rabbimin rızası için, bin sürü feda olsun buyurdu. Rügâne Resûlullahın bu îmanına, doğruluğuna âşık olup hemen (Kelime-i şehâdet) söyleyerek müslüman oldu.) Ebül-Esvedil-Cümehî isminde bir pehlivân daha vardı. Sığır derisi üstünde ayakta durup, on kuvvetli kimse, deriyi etrâfından çeker, deri parçalanır, yerinden hareket ettiremezlerdi. Bu da, beni yenersen îmana gelirim dedi. Güreşince, sırtı yere geldi. Fakat îman etmedi.
26-Çok cömert idi. Yüzlerle deve ve koyunlar bağışlar, kendisine birşey bırakmazdı. Nice katı kalbli kâfirler, bu ihsânlarını görerek îmana gelmişlerdir.
27-Kendisinden birşey istendikte yok dediği hiç işitilmedi. Var ise verir, yok ise sükût ederdi.
28-Allahü teâlâ, (iste vereyim) buyurmuşken, dünya servetini istemedi. Elenmiş buğday unu ekmeğini hiç yimedi. Hep elenmemiş arpa unu ekmeğini yerdi. Doyuncaya kadar yediği görülmedi. Ekmeği katıksız olarak veya hurma ile, sirke ile, meyva ile, çorba ile veya zeytin yağına batırıp yerdi. Tavuk, tavşan, deve, ceylan, balık ve pastırma etleri ve peynir de yerdi. Etin kol tarafını severdi. Elleri ile tutup ısırarak yerdi. Bıçakla kesip yimek de câizdir. Ekseriyâ süt veya hurma yerdi. Evde iki üç ay yemek pişmeyip, ekmek yapılmayıp, yalnız hurma yediği aylar da olmuştur. İki üç gün birşey yemediği de olurdu. Vefât ettiği zaman, bir demir zırh ceketi, otuz kilo arpa için, bir yahudide rehin bırakılmış bulundu.
29-Bir yemeyi beğenmediği işitilmedi. Beğendiğini yer, beğenmediğini yemez ve birşey söylemezdi.
30-Günde bir kere yerdi. Bâzan sabah, bâzan akşam yerdi. Eve gelince (yiyecek var mı?) der, yok denirse, oruç tutardı.
Yemeği sofra bezi, tepsi, masa gibi birşey üstünde yemeyip, yere kor, diz çöker, bir şeye dayanmadan yerdi. Yemeye besmele okuyarak başlardı. Sağ eli ile yerdi.
31-Dokuz zevcesine ve birkaç hizmetçisine bâzan bir senelik arpa ve hurma ayırır, bundan fakirlere de sadaka verirdi.
32-Yemekler arasında koyun etini, et suyunu, kabağı, tatlıları, balı, hurmayı, sütü, kaymağı, karpuzu, kavunu, üzümü, hıyarı ve serin suyu severdi.
Fıkıh Bilgileri…
FITRA (SADAKA-İ FITR)
İhtiyacı olan eşyadan, borçlardan fazla olarak, zekât nisâbı kadar malı ve parası bulunan her Müslümanın, Ramazandan önce, Ramazan içinde ve Bayram namazına kadar fıtra vermesi vâciptir. Bayramdan sonra da verilebilir. (İbni Âbidin) Misâfir olanın da fıtra vermesi lâzımdır.
İhtiyaç eşyası demek; kıymeti ne kadar çok olursa olsun, bir ev, bir aylık yiyecek, her yıl üç kat elbise, çamaşır, evde kullanılan eşya ve âletler, binecek vasıtaları, meslek kitapları ve ödeyeceği borçlardır. Ticaret için olmayan, ihtiyacından artan eşya, kiradaki evler, evindeki süs eşyası, sanat ve ticaret âletleri, yere serili olmayan halılar, kullanılmayan fazla ev eşyası, fıtra ve kurban için nisâb hesabına katılır.
Fıtra olarak; 1750 gr buğday veya buğday unu, 3.5 kg arpa, hurma veya kuru üzüm verilir. Bunların kıymeti kadar altın veya gümüş de verilebilir.
Tam İlmihâl Se’âdet-i Ebediyye
Tam İlmihâl Se’âdet-i Ebediyye
(27 Ramazân 1440 – 1 Haziran 2019 Cumartesi )
İmsak: 03.12 İftar: 20.38
İmsak: 03.12 İftar: 20.38
Not:
İmsak vakti, oruca başlama zamanıdır. Sabah namazı imsaktan 20 dakika sonra kılınabilir.