2007 senesi, haziran ayının 4 ü…
Enver abim İhlas Holding'de Kendilerinin de namaz kıldıkları mescidde ikindi namazına huzurpınarına hizmet eden arkadaşları davet etmişlerdi. Kalabalık bir cemaat vardı.
O gün Enver abim buyurdu ki;
-2-
İnsanın en büyük dostu Allah, en büyük düşmanı nefsidir. İnsan dostla düşman arasında gidip gelmektedir. Biraz öyle, biraz böyle ama en sonda çizginin ne tarafında ise orasıdır. O bakımdan daima Allahü tealaya yalvarmak lazım ki; Allahümme yâ Mukallib-el-kulûb, sebbit kalbî alâ dînik. Ey kalpleri iyiden kötüye, kötüden iyiye, doğudan batıya, batıdan doğuya çeviren rabbim, benim kalbimi senin razı olduğun yerde sabit kıl. Çok önemli! Bu kalp dönektir. Ve bu kadar çok tehlikeli, çok dönek olan, insanı her an felakete götürebilecek olan bu kalbe nasıl güvenebiliriz. Çünki fırıldak gibi dönüyor. Hani civa durmaz ya yerinde, kayar gider… İnsanın kalbi de böyledir, bulunduğu yere çabuk intibak eder. Onun için büyüklerimiz buyuruyorlar ki; Eğer kurtulmak istiyorsanız kurtulanlarla beraber olun ki kurtulabilesiniz. Takdiri ilahi tabi.
Geçen sene bu günlerde ameliyat olmuştum. Şu anda çok iyiyim, elhamdülillah. Çok riskli bir ameliyattı, nitekim doktorlar dediler ki; Kararı biz veremeyiz, sen vereceksin. Eğer diyaliz dersen diyaliz, nakil dersen nakle karar vereceğiz, ama bu riskli bir şeydir. Sevenlerimiz korktu, dediler efendim diyalize başlayın. Şöyle yapın diyen var, böyle yapın diyen var. Bize düşen görev herkesi dinlemektir ama kararı kendimiz vereceğiz. Allahü teala Kur'an-ı Azimmüşşanda Cenâb-ı peygambere sallallahü aleyhi ve sellem, buyuruyor mealen; Ey habibim, her şey çok açık. Müşavere et ama sonra kendin karar ver ve verdiğin karadan da dönme. Hazret-i Ebu Bekr Sıddık radıyallahü anh, Cenâb-ı peygamberin sallallahü aleyhi ve sellem, vefatından sonra sefere çıkan ordu geri mi dönsün, devam mı etsin karar verecek. Cenâb-ı peygamber sallallahü aleyhi ve sellem, vefatına yakın orduyu sefere gönderdi ve vefat etti. Hazret-i Ebu Bekr Sıddık radıyallahü anh halife oldu. İlk görevi buna karar vermekti. (Hazret-i Ömer radıyallahü anh, Hazret-i Osman radıyallahü anh, Hazret-i Ali radıyallahü anh),.. hepsine sordu. Dediler ki; Başka ordumuz yok, etraf mürted olmağa başladı, ordu geri gelsin. Hemen hemen hepsi aynı fikirdeydi ama emir Ebu Bekr Sıddık raydıyallahü anh idi. Bakın dedi, hepinizi dinledim, hemen hemen ittifak halinde ordunun geri gelmesini istiyorsunuz. Şimdi ben sizin emirinizim. Kararımı veriyorum, ordu devam. Ne oldu? O ordu sefere gitti. Cenâb-ı peygamberin sallallahü aleyhi ve sellem, yola çıkardığını ben geri döndüremem dedi. Medine-i münevvereye saldırmak için mürtedler etrafta teşkilatlar kuruyorlardı. Saldıracaklardı. Ordu sefere çıkınca, hepsinin kalbine korku düştü. Dediler ki; Eğer başka ordular Medine-i münevverede olmasa, bu ordu sefere çıkmazdı dediler. Demek ki bir tane sefere çıktığına göre on tanesi içeride. Biz bunlarla harp edemeyiz dediler ve anlaşmak zorunda kaldılar. Neden? Emirin hikmetinden…
– devamı var, yarın inşallah.
ali zeki osmanağaoğlu