Hocamız Hüseyin Hilmi Işık Efendi’nin “rahmetullahi aleyh” talebelerine yaptıkları nasîhatlerinden:
8-
Rabbime şükr ediyorum ki, mübârek kardeşlerimizin teneffüs etdiği şu havayı, sizin ciğerlerinize girip çıkmakla şereflenen şu havayı, teneffüs etmeği bana nasîb eyledi diye şükr ediyorum kardeşim.
Binâenaleyh, günâhsız insan olmaz, kusûrsuz insan olmaz. İşte, birbirimizin kusûrlarını görmeyeceğiz, iyiliklerini göreceğiz. Birbirimizin iyilikleriyle birlik yapacağız, birleşeceğiz. Kusûrlarımızı afv edeceğiz, hatta îkâz edeceğiz. Her zemân söylüyoruz, zâten münâkaşa yasak.
Muhammed Ma’sûm hazretleri Mektûbât’da buyuruyor ki, “Münâkaşa etmeyiniz!”. Bir mü’minin, bir müslimân kardeşinin kalbini incitmenin, Kâ’beyi yetmiş kerre yıkmakdan daha günâh olduğunu dînimiz bildiriyor. Onun için, en çok dikkat edeceğimiz şey; birbirimizin kusûrunu afv edeceğiz, sabr edeceğiz. Sabr edenin gideceği yer neresidir? Peygamber efendimiz, “Cennetdir” buyuruyor. Onun için, birbirimizi incitirsek dahî, karşıdakinin sabr etmesi lâzımdır. Ona dua etmesi lâzım. Müslimânlık budur, kardeşlik budur.
Her zemân söylüyorum, kimseyle münâkaşa etmeyin. Münâkaşa zarardır, muhabbeti azaltır, düşmanın da düşmanlığını artdırır. “Men sabera zafera” Sabr eden kazanır. Bu hadîs-i şerif, huccetdir, sağlamdır.
– devamı var –