Huzurpınarı ailesinin muhterem üyelerinin Cum’a gününü tebrik eder, müstecâb dualarınızı istirham ederiz efendim.
Allahü tealaya emanet olunuz efendim
ali zeki osmanağaoğlu
Bâzı hatıralar vardır ki, kalblere nakşeder.
O hatıraları hatırlamak, Cennet hayatı yaşamak gibidir…
…………
-geçen haftanın devamı-
Yalova notlarından ….3
Enver abim buyurdular ki;
Kalb kırmakla küfür arasında çok ince bir perde vardır.
Aciz insan kibirli olur. Maiyetine kibirli davranan zayıf insandır, boş insandır.
Allahü teala bütün günahlara düşmandır, sıfatları ile düşmandır. Ama kibirli olana, kibre, zatı düşmandır.
Kalbin rızkı ilimdir. Rızıklanmayan kalb zayıflar ve ölür.
İnsanlar sıfatlara düşkündür. Allahü teala zata kıymet verir. Sıfatlarla uğraşmayın.
Allahü teâlâ kullarını, yemekde, camide, evinde, iş yerinde, heryerde imtihan ediyor. Acaba benim bu kulum, benim verdiğim rızıkla, ilimle, hayat ile,… ( Ne imkânı verdiyse) acaba benim bu kulum bu imtihanı nasıl başaracak, ne yapacak diyor.
Hiçbir ana – baba kendi evlâdını eliyle ateşe atar mı. Ne kadar kötü olsa yapamaz. Cenâb-ı Hâk hiçbir kulunu Cehenneme atmaz, gidenler kendisi gidiyor.
Kibir; her iyiliğe engeldir. Tevâzu; bütün kapıların anahtarıdır…. Herkes tarafından sevilirsin, kibir bütün kapıları kapatır. Şeytân kibri yüzünden kovuldu.
Eğer şikayet etmek arzusunda iseniz, kendi nefsinizden şikayet ediniz. Çünki kendi nefsin kâfirdir, muhakkak din kardeşin daha iyidir. Hiç kâfirle müslüman kıyas edilir mi.
Müslümanın tarifi; aranılan, ihtiyaç duyulan insandır. Ah nerede, denecek insandır. Yoksa şerrinden kaçınılacak kişi değildir. Mümin mis gibidir.
Hırs, insanı kör ve sağır eder. Söylesen duymaz, göstersen anlamaz.
İyilik yapmak iyidir, ama en mühimi, kötülüğe alet olmamak lazımdır. Hiç kimseye, niye daha iyisini yapmadın demezler ama niye bu hatayı yaptın derler.
Deniz, gıda deposudur, ama sıfır seviyededir. Dereler denize akıyor ve dağdan inen kirli sular denizde berraklaşıyor. İşte insanlar da, ne kadar mütevâzi olursa, dereler gibi, onlara feyz akar. Ne kadar kibirli olursa, dağlara doğru tırmandıkça, akar sulardan mahrum kalır, her türlü bereketden mahrum kalır.
İnsanlarla iyi geçinmeğe, ibâdet etmeğe, imân etmeğe her bakımdan engel, insanın kendi nefsi ve nefsin gıdası olan haramlar ve kibirlilikdir.
Hakiki mü’min, eğer Büyüklerin ruhlarından istifâde ediyorsa, bunun alâmeti, dünyâyı hayal görmesidir. Eğer dünyânın hayal olduğunu görebiliyorsa, Büyüklerden istifâde edebiliyordur. Onu hâlâ dünyâ cezp ediyorsa, dünyâyı hâlâ dağlarıyla, ovalarıyla, şehirleriyle şatafatlı görüyorsa, bir sakatlık var ortada. Bir cereyan kaçağı var.
Cenâb-ı Hâk, malın kırkda birine çık emrini vermiş. O muhakkak çıkacak, hastalıkla da çıkar, ama o mal fazlasını götürüyor, hep o, kırkda birden mal isyan etmez.
Allah Celle Celalühü, dünyayı sıkıntı için yaratmış, ahıreti ferahlık için yaratmış. Dünyâ kelâmı sıkıntı veriyor, ahiret kelâmı ferahlık veriyor.
Haramların sevgisi çöplük gibidir, talibleri de köpek gibidir.
Sadaka belayı önler. Ama duâ, kaza ve kaderi değiştirir.
İnsan gençken şehvetinin esiridir. Yaşlandıkça şöhretinin esiri olur.
Hedefi, maksadı Allah olmayan, cehennem ve kabir azabından kurtulamaz.
Mübarekler buyurdular ki; Üç tane çok büyük keramet vardır. Birincisi; bu Büyükleri tanımaktır. İkincisi; onları sevmektir. Üçüncüsü; onların yolunda gitmektir. Bu üç şartı yerine getiren, en büyük keramet sahibidir.
Mübarekler buyurdular ki; Cennet, çok tatlıdır. Neden tatlıdır? Dünya olmadığı için. Acı olan, dünyadır. Efendim, bu dünyada, bu hayatta, bir an dünyayı unutmak, huzurdur, buyurdular.
Mübarekler buyurdular ki; Dünyada en büyük kârlı iş, birinden, Allah senden razı olsun, duasını almaktır.
Enver abim bizim başımızda hem abimiz, hem babamız, hem hocamız hem rehberimiz, yol göstericimiz, herşeyimizdi.
Hava gibi, ekmek, su gibi her zaman ihtiyaç duyulan bir insandı.
Hayat onunla güzeldi.
Fî emanillah.