Kahire’de medfun bulunan evliyadan Muhammed Şüveymî “rahmetullahi aleyh” hazretlerinin yanına biri gelerek, kendisine yardımcı olmasını istedi ve çok yalvardı. Bu kimse, bir kadınla evlenmek istiyordu. O kadın ise bunu kabûl etmiyordu. Gelen kimsenin derdini dinleyen Şüveymî hazretleri, ona ıssız bir odayı göstererek “Buraya gir. Kapıyı kapat. Devamlı olarak, hiçbir şey düşünmeden sadece o kadının ismini söyle! Buna “himmet” denir ki, Allahü teala, himmet sahiplerinin dileğini mutlaka verir” buyurdu. O kimse, o kapalı odada gece-gündüz sevdiği kadının ismini tekrar etmeye devâm ederken, bir müddet geçtikten sonra kapı vuruldu. Kapıya kulak verdiğinde, sevdiği kadın şöyle diyordu: “Ben, sevdiğin kadınım. Senin için geldim. Kapıyı aç!” Adam bu kadının önceki hâlini, bir de şimdiki hâlini düşündü. Birden kalbi değişti. “Mâdem ki iş böyledir. Mâdem ki sevdiğine, ismini çok anmakla kavuşuluyor. O hâlde ben niye başka şeyler ile meşgûl oluyorum. Rabbimin ismini zikretmekle meşgûl olur, O’na ulaşmayı tercih ederim” diye düşündü. Kadını geri gönderip, kendisi Allahü teâlânın ismini zikretmekle meşgûl olmaya başladı. Böyle beş gün devâm ettikten sonra kalb gözü açıldı ve evliyâlık yolunda ilerlemeye başladı.