Allahü teâlânın emrlerine (Farz), yasak etdiği şeylere (Harâm) denir. Farzları yapmağa, harâmdan sakınmağa (İbâdet etmek) denir. Allahü teâlâ, ibâdet yapanları sever. Bunları âhıretde Cennete sokacağını, sonsuz ni’metler vereceğini Kur’ân-ı kerîmde bildiriyor. Kur’ân-ı kerîm Allah kelâmıdır. İnsan sözü değildir. Harâm işleyen, Cehennemde yanacakdır. Harâmlar derece derecedir. Büyük harâmın cezâsı çok olacakdır. Büyük harâmlardan biri, beş vakt nemâzdan birini vaktinde kılmamakdır. Nemâzın farz olduğuna inanmıyan (Kâfir) olur. Kâfir, müslimân değildir. Cehennemde sonsuz yanacakdır. İnanıp da, tenbellikle kılmıyan, kâfir olmaz. Buna (Fâsık) denir. Fâsık, yine müslimândır. Harâm işlediği için, bir müddet Cehennemde yanacakdır. Bir nemâzı vaktinde kılmıyanın bunu kazâ etmesi farzdır. Kazâ etmezse, bir nemâz için seksen hukbe yanacakdır. Hiç bir ibâdeti, hiçbir iyiliği onu Cehennemden kurtarmaz. Yalnız, bir müslimâna, bir farzı öğretirse, bu azâbdan kurtulur. Fekat, bunun hem kazâ kılması, hem de harâm işlemekle meşhûr olmaması lâzımdır. Meselâ, kadınların başı, saçı, kolu, bacağı açık sokağa çıkması harâmdır. Buna nasîhat vererek veyâ Ehl-i sünnet âliminin yazmış olduğu doğru bir din kitâbı vererek, harâm işlemesine mâni’ olanın bütün günâhları afv olur. Fekat, kendisinin bir harâm işlememesi lâzımdır. Ancak bunun kazâ borçları afv olur. Cehennemde yanmakdan kurtulur. (Hakîkat Kitâbevi)nin bütün kitâbları doğrudur.]
Tam İlmihal Se’âdet-i Ebediyye