KUR’ÂN-I KERÎMİ YANLIŞ TEFSÎR ETMEK
– 4 –
Kur’ân-ı kerîmde bulunan bilgiler üç kısmdır: Bir kısmını, hiç bir kuluna bildirmemişdir. Zâtının ve sıfatlarının hakîkati ve gaybdan haber vermek böyledir. İkinci kısm, yalnız Peygamberine bildirdiği esrârdır. Bunları, Peygamberi “aleyhisselâm”, yalnız Allahü teâlânın izn verdiği kimselere bildirir. Üçüncü kısm bilgileri, Peygamberine “aleyhissalâtü vesselâm” bildirmiş ve bütün ümmetine bildirmesini emr etmişdir. Bu üçüncü kısm da, ikiye ayrılır: Birincisi, ancak işitmekle öğrenilir. Kıyâmet hâlleri böyledir. İkincisi, görüp incelemekle ve okuyup ma’nâsını anlamakla öğrenilir. Îmân ve islâm bilgileri böyledir. Müctehid imâmlar bile, Nasslarda açık bildirilmemiş olan islâmiyyet bilgilerini kesin olarak anlıyamamışlar, ihtilâfa düşmüşlerdir. Böylece amelde çeşidli mezhebler meydâna gelmişdir. Yukarıda bildirilen onbeş ilme sâhib olanın çıkaracağı ma’nâlara tefsîr denmez, (te’vîl) denir. Çünki, bu ma’nâlarda kendi re’yi bulunur. Ya’nî anladığı çeşidli ma’nâlardan birini seçmekde kendi re’yini kullanır. Seçdiği ma’nâ, âyet-i kerîmelerin ve hadîs-i şerîflerin açık ma’nâlarına yâhud icmâ’a uygun olmazsa, fâsid olur. (Berîka) sonunda, raksın harâm olduğunu anlatırken diyor ki, (Bize, tefsîr kitâblarına göre amel etmek emr olunmadı. Fıkh kitâblarına tâbi’ olmamız emr edildi.)