Peygamberimize (sallallahü aleyhi ve sellem) sordular: Ya Resulallah, Müslüman nasıl olur? Peygamberimiz sallallahü aleyhi ve sellem buyurdular ki; Müslüman güleryüzlü tatlı sözlü olur… Güler yüz ve tatlı sözün islamiyetin, dinimizin yayılmasında mühim yeri vardır. Böyle olmayan insanlar dîne fazla faydalı olamazlar. Daima tatlı sözlü ve güleryüzlü olmak Müslüman olmanın birinci alametidir. Bazı insanlar çok hassastır, çok duygusaldır. Ona bir sert bakarsanız kalbi kırılır, üzülür.
Karınca hacca gitmeye karar vermiş, demişler ki sen bu halinle hacca gidebilir misin? Niye gidemeyeyim demiş. -Nasıl gidersin ömrün yetmez… -Bir güvercine takılırım. Güvercin uçar ben de giderim. Dolayısıyla, Allahü teala bizi böyle karınca iken uçan bir kuşa rast getirirse Kâbeyi bulabiliriz. Yani Rabbimizin rızasının nerede olduğunu öğreniriz. En zor iş budur. Ya rabbi bana doğruyu doğru bildir, yanlışı yanlış bildir diye dua etmelidir. İnsan bu ölümlü dünyada kötü bir şeye doğru diye sarılırsa yanar. Eğer doğru bir şeye yanlış diye saldırırsa mahvolur. Onun için dünyada en zor şey; doğru hangisi, eğri hangisi ayırabilmektir. Bu, insanın kendi başına yapacağı bir şey değildir. İnsan aklı buna yetmez. Bunu daha evvel bilen birinin göstermesi lazımdır. Peygamberimiz buyuruyorlar ki “aleyhissalatü vesselam”; Benim ümmetim yetmişüç fırkaya bölünecek. Bunlardan bir tanesi doğru olacak. Yetmişikisi bozuk olacak. Bozuklar itikad bakımından olduğu için, bu yetmişikisi cehenneme girecek. Ümmetim dediği için de, cehennemden sonra gene çıkacak. Ama, “Ümmetim” dediği için… Dolayısıyla, cehenneme uğramadan, bu azabı çekmeden, cennete bir fırka girecek. Bu da “Ehl-i Sünnet vel Cemaat” fırkasıdır. Allahü teala sahipsiz olmaktan korusun. O büyükleri tanımayan, o büyükleri sevmeyen, o büyüklerin yolunda gitmeyen, çok büyük tehlikededir.